Telefonunuz sizi dinliyor mu?

Sonraki hikaye
Jake Moore

Sosyal medya, bize uygun reklamları hedeflemek için konuşmalarımızı dinliyor mu? Yoksa biz mi biraz paranoyaklaştık? Basit bir test, binlerce sözcüğün yerine geçebilir.

 

Hepimiz, telefonlarımızın bizi hedeflenen reklam bombardımanına tutmak için günlük konuşmalarımızı dinliyor olabileceği konusunda bir şeyler duymuşuzdur. Peki, bu söylentide doğruluk payı var mı? Bu teoriyi test etmek için arkadaşlarınızla sıradan bir üründen bahsedip daha sonra adı geçen vakumlu poşetin veya kokulu lavabo filtresinin sosyal medya zaman akışınızda karşınıza çıkmasını sabırla beklediniz mi? Hiç karşınıza çıkmadıysa belki de test yaptığınızı unuttunuz. Ama çıktıysa, büyük olasılıkla telefonunuzun ağzınızdan çıkan her şeyi dinlediğini ve bunun gizliliğinizi ihlal ettiğini düşünmeye başlamışsınızdır.

Sosyal medya uygulamalarının dinleme özelliği olup olmadığı konusunda pek çok tartışma yapıldı ve çoğu kişi, günlük konuşmalarında sözü geçen ürünlerin gizli hedeflenen reklamlarla zaman akışlarında karşılarına çıktığını belirtti. Ancak bunun kullanıcı tamamen farkında olmadan yapılması pek çok ülkede kanun dışı kabul edilir. Kaldı ki şirketlerin bunu uygulaması da zor olacaktır.

Bu nedenle ben de Twitter kullanıcılarının konu hakkında ne düşündüğünü öğrenmeye karar verdim ve insanlara, telefonlarının veya uygulamalarının onları dinleyip dinlemediği ile ilgili fikirlerini soran bir anket yaptım. Anket 234 oy aldı ve bu oyların %80’i telefonların insanları dinlediği yönündeydi. Bu, özellikle takipçilerimin çoğunun bilgi güvenliği topluluğundan olduğu düşünüldüğünde ilginç bir sonuç.

Şimdi bir durup düşünelim: Dinleniyor olsak ne olurdu? Her şeyden önce bunun patlamaya hazır, dev bir skandal olduğu fikrini bir kenara koymamız gerekir. Böyle bir şey duyulursa gerçekten de söz konusu hizmetlerin batmasına ve bir daha asla ortaya çıkamamasına neden olacak inanılmaz davalar gündeme gelir.

Rakamlar

Şimdi konuşmalarımızı dinlemek için gereken veri hacmini tartışalım. Ses kaydederken, genel konuşma saatte 115 megabayt civarında (15 bit derinlikte mono ses, buradan hesaplanmıştır) veri tüketir. Sıradan bir günde ortalama 15 saat uyanık olduğumuzu düşünelim (uyurken konuştuğunuzu ve aklınızdan geçenleri değerlendirmeye almıyoruz ama bu da ilginç olurdu).

Bütün gün konuşmadığımız için bu değerin yalnızca çeyreğini alalım. Bu durumda kişi başına günde 430 megabaytlık ses dosyalarından bahsediyoruz. Instragram’da 800 milyon kullanıcı var, yani Instagram’ın hepimizin konuşmalarını kaydetmesi için günde 344 petabayt (1015 bayt) veri depoluyor olması gerekir. Bunu daha anlaşılır hale getirelim: Bugünkü tempomuzda, tüm dünyada bir gün içinde oluşturulan veri miktarı 2.500 petabayt (veya 2,5 eksabayt; 1018 bayt). Sosyal medya platformları, sıkıştırılmış halde bile olsa bu miktarda veriyi gerçekten işleyebilir mi?

Gerçekçi bir pencereden bakıldığında, sosyal medyanın bırakın veriyi inceleyip kullanmayı, her gün bu miktarda veri akışını idare etmesi bile mümkün görünmüyor. Bireylerin verilerini başka yollarla analiz etmek ve çevrimiçi ortamda halihazırda bulunabilen verilerle profil oluşturmak çok daha kolay. Profil oluşturulurken şu bilgiler kullanılıyor: girdiğiniz doğum tarihinizden veya yaş tahmin etme yazılımlarından elde edilen yaşınız; cinsiyetiniz; ilgi alanlarınızı belirlemek için bir fotoğraf analizi; gönderilerinizdeki açıklamalar, hashtag’leriniz ve beğenileriniz; hatta normalde etkileşime girmediğiniz gönderilerde harcadığınız vakit.

Bunun ardından algoritmalar ilişki durumunuz; çalışma durumunuz; çocuğunuz, evcil hayvanınız veya arabanız olup olmadığı; giyim tarzınız, hobileriniz, geleceğe dönük ilgi alanlarınız gibi neredeyse sonsuz bir liste ortaya koyabiliyor. Hatta siz daha ne alacağınızı düşünmeden, bir sonraki satın alacağınız şeyin ne olacağıyla ilgili destekli bir tahmin bile yürütebiliyor.

Sosyal medyanın insanları dinlediği yönündeki teoriye göre, konuşmalarınızın dinlenmesini istemiyorsanız uygulamadaki mikrofonu kapatmanız gerekiyor. Instagram’da mikrofonu kapatırsanız Hikaye paylaşamadığınızı fark etmiş olabilirsiniz. Bu benim için dünyanın sonu olmayacağından, teoriyi test etmeye karar verdim.

Test: Bölüm 1

Bazı ilginç reklamları çekebilmek ve bunu ciddi bir test haline getirmek için telefonumun mikrofonunu 2 hafta boyunca açık bıraktım ve daha önce konuşmadığım 3 rastgele (hem de çok komik) konuyla ilgili net konuşmalar yaptım:

•             Artık vegan olduğumdan,

•             Topuklu ayakkabı almak istediğimden,

•             Ve arka bahçeme yüzme havuzu yaptırmayı düşündüğümden bahsettim.

Instragram’da ise şunlarla ilgili reklamlar gördüm:

•             Kayak gözlükleri,

•             Su geçirmez ayakkabılar,

•             Elektrikli kaykay,

•             Öksürük ilacı,

•             Cin,

•             VW arabalar.

Vegan yiyecekler, topuklu ayakkabılar veya arka bahçeme yüzme havuzu yaptırma konusunda ise hiçbir şey görmedim ve bu beni hayal kırıklığına uğrattı, Gucci topuklularımı giyerek şişme havuzumda avokadolu kızarmış ekmek yemeyi çok isterdim.

Yani konuştuğum hiçbir şey reklamlarımda yoktu ama yine de gördüğüm reklamlar ilgi alanımdaydı. Yukarıda söz ettiğim ürünlerle ilgilendiğimi ve bir gün bunları almamın olası olduğunu tahmin etmek için fazla zeki olmaya gerek yok. Instagram hesabıma baktığınızda rahatlıkla 30’larının sonunda, evli, aile babası, açık alanlara düşkün ve özellikle ekstrem sporlara ilgi duyan biri olduğumu görebilirsiniz.

Ama ilgilenmemiz gereken nokta şu: Yakın zamanda yukarıdaki listeyle ilgili herhangi bir şeyden bahsettim mi? Belki de bu ürünlerin bana gösterilmesinin mantıklı bir nedeni vardır. Benim bu reklamların her biriyle ilgili teorim şöyle:

Kar kayağı gözlükleri: Birkaç kişiye yakın zamanda kayak yapmaya gideceğimden bahsetmiştim ama bu, uygulamaların beni dinlediği anlamına mı geliyor? Hayır. Bazı kar kayağı şirketlerini takip ediyor ve gönderilerini düzenli olarak beğeniyorum. Üstelik bu blogu aralık ayında yazıyorum, yani kuzey yarım kürede (Instragram, telefonumdaki konum verilerinden ve profilimdeki adres bilgilerinden bunu da biliyor) kış sporlarının tam zamanı.

Öksürük ilacı: Bu testi Aralık 2019’da yaptım ve evet, biraz öksürüyordum ama bu dönemde nezlesi olan insan sayısı sağlıklı insan sayısından fazlaydı. Dolayısıyla bu reklamın da tam sezonuydu. Ayrıca o sırada televizyonda bile öksürük reklamları vardı ama televizyon reklamlarının çevrimiçi ortamda söylediklerimize göre hedeflendiğini sanmıyorum. En azından şimdilik. 

VW arabalar: 38 yaşında, genç bir aile sahibi ve açık havayı seven biriyim. VW araba seven birinin demografisine uyuyorum.

Test: Bölüm 2

Daha sonra Instragram’da telefonumun mikrofonunu 2 haftalığına kapattım ve şu reklamları gördüm:

•             Hop House bira,

•             Kayak seyahat çantaları,

•             Morrisons süpermarket peynir çeşitleri,

•             Nike ayakkabı,

•             Cadbury çikolata.

Kayak seyahat çantaları önceki reklamlar gibi. Hop House bira, süpermarket peynir çeşitleri ve Cadbury çikolata ise muhtemelen bu testin Noel’den iki hafta önce yapılmasıyla ilgili. Nike reklamıysa ilginç; çünkü son zamanlarda internetten Nike ayakkabı bakıyordum. Dolayısıyla bu verilerin, Facebook oturumum açıkken Nike ayakkabı sayfalarını incelediğim farklı cihazlardan toplandığını düşünüyorum.

Kesin olarak bilincinde olduğumuz bir şey varsa o da bu şirketlerin hakkımızda çok fazla şey bildiği. Kullandıkları algoritmalar, işletmelerine güç katıyor ve onları kârlı hale getiriyor. Algoritmalar bizi bir araya getirmek için çalışmıyor, yalnızca para kazandırmak ve mikro hedeflemeli reklamcılıkla yeni hedefler bulmak için varlar. Şirketlerin yasal olarak bilgimiz dahilinde olmadan bizi dinleme izni yok ancak sayısız kişi dinlendiğimizi “kanıtlamaya” çalışırken durum tam tersi gibi gelebiliyor. Bazıları bunun kendilerini rahatsız etmediğini söylese de diğerleri bunu gizlilik ihlali olarak görüyor. Belirtmekte fayda var: Amazon, kullanıcılarına Alexa hizmetinin kendilerine daha uygun reklamlar sunmak için konuşmalarını dinlemesiyle ilgili bir seçenek sunuyor.

Kimin elinde hangi veriler var?

Benim aklımdaki en büyük soru şu: Sosyal medya devleri; WhatsApp, Facebook Messenger ve Instagram Direct Messages mesajlaşma uygulamalarında yazdıklarımızı okuyabiliyor mu? Tüm bunların sahibi Facebook olduğuna göre şu soru da sorulabilir: Bu hizmetler üzerinden iletilen mesajlar üçüncü tarafların (emniyet görevlileri veya otoriter hükümetler gibi) görmemesi için şifrelenmiş olsa da hizmet operatörleri, kullanıcılarının reklam hedeflemesini geliştirmek için mesaj içeriklerini okuyabiliyor mi?

Durum her ne olursa olsun bu şirketlerin bağımsız, benzersiz ve “bulunmaz Hint kumaşına benzer” algoritmaları etkileyici ve kimse bunların nasıl çalıştığı veya hakkımızda neler bildiği konusunda tam bilgi sahibi değil. Bildiğimiz tek şey, tonlarca alakalı, kilit önem taşıyan kişisel veriyi yakaladıkları ve bunun onlar için milyonlarca dolar değerinde olduğu. Unutmayın: Tüm bu ürünleri ücretsiz alıyorsanız, ürün sizsinizdir.